bildirim ikonu
Ana içeriğin başı

Dünya çapında gerçekleşen doğal afetlerin sonucunda ne yazık ki binlerce ölüm yaşanıyor, pek çok kişi evlerinden oluyor ve kent altyapılarının tahrip olması nedeniyle de çok büyük maddi kayıplar yaşanıyor. Türkiye olarak, bunun en üzücü örneğini, Şubat 2023’te meydana gelen deprem felaketleri ile milletçe yaşamış bulunuyoruz. Elli bine yakın yurttaşımızı yitirdiğimiz depremde yüzbinlerce kişi evsiz kaldı, binlerce kişi başka bölgelere göç etti ve neredeyse tamamen tahrip olmuş şehirlerimiz yeniden inşa edilmeyi bekliyor. Bu acı yük, maddi ve manevi anlamda çok büyük ve pek çok açıdan ne yazık ki telafisi mümkün değil.

Bu gibi afetlerin yıkıcı etkilerini minimize etmek ve sürdürülebilir bir gelecek için doğal afetlere karşı hazırlıklı olmanın yolları ise öncelikle afetlerin neden tetiklendiğini anlamaktan geçiyor. 1989 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, küresel afet azaltma kültürünü teşvik etmek amacıyla 13 Ekim gününü “Uluslararası Afet Riskini Azaltma Günü” olarak belirledi. Birleşmiş Milletler, bu tür sorunlarla karşı karşıya kalan toplulukları ve hükümetleri daha dayanıklı hale getirmek için bilgilendirme kampanyaları yoluyla doğal afetler konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Öte yandan, doğal afetlerin tetikleyicisi olan iklim krizine karşı mücadele etmek ve direnç geliştirmek amacıyla kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), kuruluşundan bu yana, atmosferdeki insan kaynaklı sera gazı miktarının aşırı artışının iklim olaylarını etkilediği yönünde uyarılarda bulunuyor. Özellikle küresel ısınma, çeşitli atmosferik olayların giderek daha şiddetli hale gelmesine ve doğal afetler ile iklim değişikliği arasında güçlü bir bağlantı oluşmasına neden oluyor.

Olası riskleri önlemeye yönelik yatırımlar, afet kaynaklı küresel ekonomik şoklara karşı direnç ve korunma sağlar. Bu sebeple, tüm ülkeler ekonomik büyüklükleri ölçeğinde afet riski yönetimini şehir planlamasının ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırmalıdır. Afet riski yüksek ve afete karşı savunmasız olan yerlerin tespiti için yöntemler geliştirerek yerleşim planlamalarında bu yöntemleri sürece dahil etmek son derece önemlidir. Yeni imar planlaması yapılırken doğal afetlerin merkezi olmayan bölgeler seçilmelidir. Özellikle yaşadığımız coğrafyada afete dayanıklı yapı malzemeleri ve inşaat sektörü hakkında daha fazla bilgi üretmeye, binalar ve bayındırlık işleri için teknolojiler geliştirmeye oldukça önem verilmelidir. İnşaat sektöründe aktif rol oynayan tarafların afete dayanıklı inşaat yöntemleri konusunda eğitim programlarına dahil olması teşvik edilmelidir. 

Bununla birlikte, yaklaşan afetlere karşı erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi veya geliştirilmesi sağlanmalıdır. Tehlikeli durumların öncesinde bilgi edinilmesine imkân sağlayan erken uyarı sistemlerinin ve afet müdahale uygulamaları sürdürülebilir bir afet yönetimi için olmazsa olmazlar arasındadır.

Özellikle Türkiye gibi afet riski yüksek ülkelerde güvenlik kültürünü teşvik etmek için Birleşmiş Milletler tarafından, sürdürülebilir kalkınma çalışmaları içinde afet risklerini azaltma çalışmalarına yönelik yürütülebilecek birtakım faaliyetler belirlendi. Bu çalışmalarda, doğal afetlerin oluşumu, afetlerin insanlar ve ekonomik faaliyetler üzerindeki etkileri, afet öncesi planlamanın sosyal ve ekonomik avantajları konularında ulusal ve yerel araştırmaların tamamlanması amaçlanıyor. Araştırmalardan elde edilen verilerin ise toplum ve doğrudan tehlikeye maruz kalan nüfus için anlaşılabilir bilgiye dönüştürülerek ana akım medya aracılığıyla ülke çapında yayılması, ayrıca ulusal ve yerel alanlarda bilinçlendirme kampanyaları hedeflenmesi teşvik ediliyor. Belirlenen riskler sonrasında ekonomik faaliyetlerin yeniden yapılandırılması ve çevreye duyarlı alanlarda yeni iş fırsatlarının teşvik edilmesi bekleniyor. Tüm bunların gerçekleşebilmesi de ancak hükümet, yerel makamlar, yerel topluluklar, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasındaki iş birliğinin sağlıklı bir zeminde kurulmasıyla mümkün olabilir gibi gözüküyor.

Afet risklerinin yönetilmesiyle ilgili çalışmaların, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği ile mücadelenin ayrılmaz bir parçası olduğunu düşünüyorum. Geleceğin temellerini sağlam atabilmek için çalışanlarımız, müşterilerimiz ve tüm paydaşlarımız ile ortaklık ederek doğayla uyumlu çözümler geliştirmek, QNB Finansbank olarak öncelikli hedeflerimiz arasında bulunuyor. Bu doğrultuda, QNB Finansbank olarak afet yönetimi konusunda müşterilerimize ve toplumumuza destek olmak için birçok adım attık ve atmaya devam ediyoruz. Afet bölgesinin kısa vadede olabildiğince hızlı toparlanması, uzun vadede hayatın zor da olsa normal seyrine dönmesi için 300 Milyon TL’si Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) bağışlanmak üzere, 50 Milyon TL’si de afet bölgesindeki çocuklarımıza yönelik projelerde kullanılmak için toplam 350 Milyon TL destek sağlıyoruz. Afetlerden etkilenen müşterilerimize sadece finansal destek sağlamakla kalmayıp, Afet Yönetimi Çözümleri adında bir danışmanlık hizmeti sunarak afet öncesi hazırlık, afet sırasında müdahale ve afet sonrası iyileştirme süreçleri konusunda rehberlik sağlamayı hedefledik. Bununla beraber afetlere maruz kalan bölgelerde hayatın normalleşmesine destek olmak için sosyal sorumluluk projeleri yürütülmesi için iş birlikleri oluşturduk.  Bankamız, acil durumlar için hazırlanmış bir Mobil Şube aracılığıyla, müşterilerine hızlı ve kesintisiz hizmet sunabilmektedir.

Özetle, afet risklerinin azaltılmasının sürdürülebilir gelecek hedefimizin önemli bir parçası olduğunu unutmamalıyız. Doğru afet yönetimi, öncelikle öngörülebilir risklerin tespiti ve bu risklerin azaltılması için stratejinin belirlenmesi ile başlar. Afet öncesi hazırlık, afet sırasında müdahale ve afet sonrası iyileştirme süreçlerinin oluşturulması insan hayatını korumak, ekonomik kayıpları minimize etmek, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek açısından kritik önem taşır. Bununla beraber iklim değişikliği ile mücadele politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasının, afet risklerini tetikleyen etkilerin yönetiminde kritik rol oynadığı da daima göz önünde bulundurulmalıdır.