bildirim ikonu
Ana içeriğin başı

Dünya, iklim değişikliği ile mücadelede daha hızlı ve etkili eylemlere ihtiyaç duyuyor. Karbon Fiyatlandırması ve Enerji Vergilendirmesine İlişkin OECD Serisi kapsamında, 2022 yılında yayınlanan rapora göre, yetmiş bir ülke, net sıfır emisyon hedefine ulaşma sözü vermiş durumda. Ancak bu taahhütlerin gerçeğe dönüştürülmesi ve iklim değişikliğine uyum sağlanması için şirketlerden bireylere kadar herkesin üretim ve tüketim alışkanlıklarında köklü değişikliklere ihtiyaç var. İklim değişikliği, politika yapıcılar için önemli zorluklar ortaya çıkarıyor ve bu zorluklarla başa çıkmak için şeffaflık, katılım ve hesap verebilirlik gibi açık yönetim ilkeleri (open government principles) daha da önem kazanıyor.

Ülkeler, uzun vadeli iklim eylemi konusunda güvenilir taahhütlerde bulunurken siyasi zorlukları aşmak için çaba gösteriyor. Yeni teknolojilere ve değişen davranışlara uyum sağlamak isteyen özel sektör, topluluklar ve kamu kurumları, birden fazla seçim döngüsünde eyleme geçme taahhüdünde bulunmak zorunda. Bu amaçla, pek çok ülke iklim hedeflerini belirleyerek, karbonsuzlaşma ve dayanıklılık stratejileri oluşturarak ve bağımsız uzman tavsiye merkezleri kurarak hem yerelde hem de globalde iklim risklerinin yönetimi ve çabalarını ortaya koymak için güven inşa etmeye çalışıyor.

İklim değişikliğine uyumlanmada, hükümet ve hükümet dışı aktörler arasında koordinasyon ihtiyacı var. Bu süreçte kazanan da kaybeden de aynı durumda olacak, çünkü iklim değişikliğinin getirdiği sonuçlardan yerküre üstündeki tüm canlılar etkilenecek. Bu nedenle hükümetlerin sonuçları dengelemek için bir araya gelip fikir birliğine vararak birlikte hareket etmesi gerekecek. Bu zorluğun üstesinden gelmek için son yıllarda ülkeler, tüm paydaşların iklim politikasında etkili bir rol oynaması adına özel koordinasyon merkezleri ve vatandaş katılım mekanizmaları oluşturuyor.
    
Hükümetlerin vaatlerini somut iklim eylemlerine dönüştürmeleri gerekiyor. Bu amaçla yönetimler; bilgilendirme kampanyaları, düzenlemeler, vergilendirme ve kamu harcamaları gibi çeşitli politika araçları kullanılarak iklim hedeflerine ulaşmak için çaba sarf ediliyor. Bu süreç, aynı zamanda kamuoyunu bilgilendirmek ve destek sağlamak için etkili iletişim stratejilerini de içererek doğru bilgi akışı sağlamalıdır. 

Dünya genelinde iklim değişikliği ile mücadele, sadece devletlerin değil, aynı zamanda şirketlerin, toplumların ve bireylerin de katılımını gerektiriyor. Bu mücadelede şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yönetişim anlayışı benimsemek, başarılı sonuçlar elde etmek için kritik bir faktör. Kurumsal dünyada, iklim değişikliğine yönelik artan düzenleyici baskısı ve yatırımcı ilgisi, yönetim kurullarına ilgili riskleri ve fırsatları bütünsel bir şekilde ele almada zorluklar yaşatıyor ve bu zorluklar genel olarak şu şekilde özetlenebilir:

Rekabet Önceliği

Yönetim kurulları, iklim değişikliği gibi stratejik risklerle baş etmek zorunda oldukları bir dönemde, bir dizi yeni ortaya çıkan konuyla da başa çıkmak zorunda. Bu konular arasında endüstrinin dönüşümü, teknolojik gelişmeler, iş modelleri ve küresel ekonomik koşullardaki değişiklikler ile siber güvenlik gibi stratejik konular bulunuyor. Kurullar, sınırlı zaman ve kapasite ile tüm bu stratejik konuları eşit şekilde gözden geçirip ele almakta zorlanıyor.

Kısa vadeli zaman ufku ve odaklanma

Şirketler kısa vadeli sonuçlara ulaşma baskısı altındayken, bu durum uzun vadeli risklerin göz ardı edilmesine yol açabilir. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney'nin "Ufkun Trajedisi" olarak adlandırdığı bu olgu, yönetim kurullarını, geleneksel iş planlamasının ötesine geçerek uzun vadeli risklere karşı daha dikkatli olmaya yönlendirmektedir. İş liderleri, hızla evrilen düzenleyici ortama uyum sağlama ve gerekli değişiklikleri yönlendirme konusunda mevcut zaman diliminde büyük bir baskı altında. Mevzuat değişiklikleri, iş dünyasının iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü belirlemede belirgin bir netlik sağlasa da bu alandaki hızlı değişim göz önüne alındığında, iş liderleri sürekli adapte olma ve etkili rehberlik sağlama sorumluluğuyla karşı karşıya. Dünya Ekonomik Forumu'nun İklim Yönetişimi Girişimi ve Yönetim Enstitüsü'nün (IoD) Bölüm Sıfır (Chapter Zero) araç setleri gibi çerçeveler, iş liderlerine bu anlık zorluklarla başa çıkma ve tutarlı bir yaklaşım benimseme konusunda rehberlik edebilir. Bu çerçeveler, uluslararası alanda tanınan ve geniş bir şekilde kabul gören standartları içererek, iş dünyasının iklim değişikliğiyle mücadelede etkin bir şekilde hareket etmesine yardımcı oluyor. Sonuç olarak, iklim değişikliğiyle mücadele, dünya genelinde çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir. Ülkeler, şirketler, toplumlar ve bireyler, taahhütlerini somut eylemlere dönüştürmek ve iklim riskleriyle başa çıkmak için bir araya gelmeli ve koordineli hareket etmelidir. İklim değişikliğiyle mücadele, tüm paydaşların katılımını gerektirir ve şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yönetişim anlayışı benimsemek, başarılı sonuçlar elde etmek için kritik bir faktördür. Bu sebeple, iklim risklerinin yönetişimi için açık yönetim ilkeleri, koordinasyon ve iş birliği önemli bir rol oynamaktadır. Başarıya ulaşmak için iş dünyası, kısa vadeli baskılar ve rekabet öncelikleri arasında uzun vadeli iklim hedeflerini göz ardı etmemelidir. Bu alanda oluşturulan çerçeveler ve halihazırda uygulanmış güçlü yönetişim yapıları, iş liderlerine bu zorlu dönemde etkili çözümler bulma ve sürdürülebilir iş stratejileri geliştirme konusunda rehberlik edebilir.

Kaynaklar:

https://www.worldbank.org/en/programs/climate-change-governance
https://hub.climate-governance.org/article/principles-for-effective-climate-governance
https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/nz/Documents/sustainability---climate/climate-governance-handbook.pdf