bildirim ikonu
Ana içeriğin başı

Biyoçeşitlilik, günümüzün en önemli konularından biri olarak bilim, politika ve toplum tarafından giderek daha fazla vurgulanır hale geldi. Son yıllarda, dünya genelinde biyoçeşitlilikle ilgili büyük bilimsel incelemeler gerçekleştiriliyor. Bu önemli çalışmalar arasında 1995'te gerçekleştirilen Küresel Biyoçeşitlilik Değerlendirmesi, 2005'te yapılan Milenyum Ekosistem Değerlendirmesi ve 2019'da Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu (IPBES) tarafından yürütülen ilk küresel değerlendirme bulunuyor.

Önümüzdeki on yıl içinde yaklaşık beş yüz bin türün yok olma tehlikesi altında olması, dünya için büyük bir tehdit oluşturuyor. Biyoçeşitlilik uzmanları, dünya genelinde türlerin yaklaşık %30'unun 1500 yılından bu yana tehlikede olduğunu veya tamamen kaybolduğunu tahmin ediyor. Bu, biyoçeşitlilik kaybının uzun bir süredir devam ettiğini gösteriyor. Bu büyük kayıp, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini artırıyor, gıda güvenliğini tehlikeye atıyor, insan sağlığını tehdit ediyor ve birçok kırsal ve yerli toplumun kültürel kimliğini ve geçim kaynaklarını zorluyor. Ayrıca, biyoçeşitlilik birçok endüstri için temel bir unsur ve milyarlarca insan için bir iş kaynağı. Bu nedenle biyoçeşitlilik kaybının ekonomik etkileri de insan hayatını olumsuz yönde etkiliyor.  

Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Platformu (IPBES), biyoçeşitlilik krizinin ele alınmasının artık kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu vurguluyor. Gelecek on yıl, biyoçeşitlilik kaybını azaltma ve 2050'de Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin (CBD) "doğayla uyum içinde yaşama" vizyonunu gerçekleştirme açısından son derece önemli. Bu hedeflere ulaşmak için, 2020 Sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi'nin etkili bir şekilde uygulanması gerekiyor. Bu uygulama, net sorumluluklarla belirlenmiş eylemleri içermeli ve politika tutarlılığını teşvik etmelidir. Ayrıca, farklı sektörlerdeki uygulamaların değerlendirilmesi ve ulusal ile küresel düzeydeki politika önlemlerinin etkili bir şekilde takip edilmesi için düzenli bir izleme süreci oluşturulmalıdır. Bu süreç, paydaşların daha fazla katılımını teşvik etmeyi amaçlamalıdır.

Biyoçeşitliliğin korunması, kurumsal sürdürülebilirlik alanında sıkça dile getirilen ancak yeterince anlaşılmayan bir konu. Birleşmiş Milletler, 2021-2030 arası dönemi “Ekosistem Restorasyonunun On Yılı” olarak ilan etti. Yakın bir zamanda ise, 2030 yılına kadar dünyanın kara ve deniz alanlarının %30'unun korunması çağrısında bulunan 2020 Sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi'ni yayınladı. Hükümetler ve finans kurumları bu hedefe ulaşmak için hazırlıklarını sürdürüyorlar. Ancak bu hedefe ulaşmak, özel sektörün tam katılımı olmadan mümkün değil. Kurumsal sürdürülebilirlik uzmanları, şirketlere biyoçeşitliliği korumak ve artırmak için atacakları önemli ve anlamlı adımlarda onlara rehberlik etmelidirler.

Biyoçeşitlilikle ilgili dönüşümü ileriye taşımak için elimizde birçok veri bulunuyor. Dönüşümü desteklemek için farklı disiplinlerden gelen bilimsel gelişmeleri bir araya getirilebiliriz. Biyoçeşitlilik değerleri, uzaktan sorumluluk, restorasyon bilimi, olumlu gelecek senaryoları, çok yönlü biyoçeşitlilik değişikliklerinin incelenmesi, biyoçeşitlilik izleme ve modellemesinin geliştirilmesi gibi alanlar, küresel hedeflerin ulusal ve yerel eyleme dönüştürülmesine katkı sağlayabilir.  

Avrupa Birliği, biyoçeşitlilik kaybının arttığı bu dönemde daha etkin bir koruma stratejisi geliştiriyor. Geçmişteki deneyimler, Biyoçeşitlilik Stratejisi'nin gelecekteki uygulanmasına rehberlik edecek. Bu strateji, koruma politikalarının sosyoekonomik sektörlerle daha iyi entegre edilmesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca, daha fazla finansman, etkili yönetim planları ve paydaş katılımı da kritik öneme sahip.

Sektörler arasındaki çatışmaları en aza indirmek için kılavuzlara ihtiyaç var. Bu yaklaşımlar, Avrupa Birliği'nin biyoçeşitliliği koruma çabalarını güçlendirecek ve sürdürülebilir bir gelecek doğru önemli bir adım olacak. Biyoçeşitlilik, sadece doğayı değil, aynı zamanda insanlığın geleceğini etkileyen kritik bir faktör. Geleceğe umutla bakmak ve biyoçeşitliliği korumak için adımlar atılmalı. Bilim, politika ve toplumun her kesimi, bu değerli mirası gelecek nesillere aktarmak için iş birliği yapmalıdır.

Kaynaklar:

https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/bse.3139

https://conbio.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/conl.12848

https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1462901121003142

https://www.annualreviews.org/doi/abs/10.1146/annurev-environ-120120-054300

https://www.annualreviews.org/doi/abs/10.1146/annurev-environ-120120-054300